Transüretral mikrodalga tedavisi (TUMT)
TUMT tedavisi son teknolojisi ile artık Bursa’da Mesut Yeşil kliniğinde
Özellikle kronik prostatit ve uygun prostat hastalarında ameliyatsız tedavi olarak önerilmektedir.
Prostat transüretral mikrodalga tedavisi (TUMT), prostat dokusunun işeme kanalını kapatan parçalarını yok etmek için mikrodalga enerjisini kullanan endoskopik (kapalı) bir yöntemdir. Prostatın tedavi edilen kısmı ya vücut tarafından emilir ya da işlemden sonra idrarla atılır. TUMT’ in amacı prostat hacmini azaltmak ve işeme şikayetlerini iyileştirmektir.
TUMT Nasıl Yapılır?
TUMT için genel, spinal veya lokal anestezi alırsınız. Doktor, anestezi altındayken, bir mikrodalga anteni ve balonu olan rezektoskop üretra yoluyla mesaneye girmek için bir kullanır. Anten, mikrodalga enerjisi ile prostat dokusunu ısıtır ve balon antenin prostat içindeki yerini korur (Şekil 8). Prosedürden sonra idrar yapabilmeniz için mesaneye farklı bir sonda yerleştirilir. Birkaç gün sonra sonda çıkarılır.
TUMT’ü Ne Zaman Düşünmeliyim?
TUMT, 30-80 mililitre arasında prostatı olan, minimal invaziv tedaviyi tercih eden veya diğer tıbbi koşullar nedeniyle anestezi alamayan erkeklere önerilir.
TUMT Ameliyatı Kimler İçin Uygundur?
TUNA, prostat büyüklüğü 80 gramdan küçük olan, endoskopik tedaviyi tercih eden veya diğer tıbbi koşullar nedeniyle ameliyat olmaya uygun olmayan prostat büyümesi olan erkekler için tavsiye edilir.
Günlük Faaliyetlerime Geri Dönmem Ne Kadar Sürer?
Çoğu durumda, TUMT’tan birkaç saat sonra hastaneden çıkabilirsiniz. Hastaneden ayrılırken araba kullanmayın, çünkü anesteziden sonra hâlâ uykulu olabilir. İşlem gününde yeterli dinlenmeye dikkat edin. Sonda alındıktan sonra idrarda birkaç hafta kan görülebilir.
Ameliyattan sonraki 4-6 hafta boyunca:
- Her gün 1-2 litre sıvı, özellikle de su içilmesi
- 5 kilodan daha ağır şey kaldırmayın
- Ağır bir egzersiz yapmayın ve bisiklet sürmekten kaçının
- Termal banyolara ya da saunaya gitmekten sakının
- Diyetinizi kontrol ederek kabızlığı önleyin
İşlem sonrası 2-3 hafta seks yapmaktan kaçının. Sperminizde 2-3 hafta kan olabilir.
Aşağıdaki durumlarda doktorunuza veya hemen hastaneye gitmeniz gerekir:
- Ateş geliştiğinde
- 38 dereceden fazla ateşiniz olursa
- Sonda alındıktan sonra idrar yapamazsanız
- Ciddi kanamanız ya da ağrınız olursa (idrarda)
TUMT’un Avantajları
- Lokal anestezi altında yapılabilir
- Çoğu durumda hastanede kalmaya gerek olmaması
- Komplikasyon riski düşüktür
- Kan sulandırıcı kullanıldığında bile uygulanması ( Bu tür ilaçları ameliyat öncesi kesmeye gerek olmaması)
TUMT’un Dezavantajları
- Büyük prostatların tedavisinde daha az etkili
- Ameliyat sonrası evde birkaç gün sonda kullanılması gerekir
- İdrar akışı ve şikayetlerin uzun sürede iyileşmesi
- Prostat büyümeye devam ettiği için birkaç yıl sonra tekrar bir prostat ameliyatı ihtiyacı duyulabilir.
- Published in Androloji
Prostatta HOLEP ameliyatlarıyla Bursa’nın adını Türkiye’ye duyuran hekim Op. Dr. MESUT YEŞİL
Toplum sağlığının ehil ve deneyimli ellerde olması çok önemli. Kendi alanında 15 seneyi geride bırakan Üroloji Uzmanı Op. Dr. Mesut Yeşil üriner sistem hastalıklarının teşhis ve tedavisinde kentimizin referans noktalarından biri… Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde lisans ve uzmanlığını tamamlayan Mesut Yeşil’in tanınmasının temelinde gerçekleştirdiği başarılı ameliyatlar var. Özellikle prostat hastlıkları konusunda, son 4 yılda, 400’e yakın HOLEP operasyonu yapan Yeşil ile deneyimlerini konuştuk.
Sayın Op. Dr. Mesut Yeşil, uzun süredir üroloji uzmanı olarak görev yapıyorsunuz. Bize prostat hakkında bilgi verebilir misiniz?
Önce prostatın tanımıyla başlayalım. Prostat mesane çıkımında yer alan, yaklaşık kestane büyüklüğünde olan, doğuştan var olan bir dokudur, bir organdır. Prostat yaşla beraber, ortalama 45-50 yaşından sonra büyümeye başlar. Büyüdükçe üretra denen idrar kanalını tıkamaya başlar. O zaman prostat hastalıkları görülüyor.
Prostatın belirtileri ve hastalıkları nelerdir?
Birincil belirti prostatın büyümesidir. Buna ‘iyi huylu prostat büyümesi’ deniyor. Son dönemde tıp dünyasında, ‘iyi huylu prostat tıkanıklığı’ olarak ifade ediliyor. Bazen prostat büyümeden de, üretrada daralma yapabiliyor. İdrara çıkma güçlükleri ile kendisini göstermektedir. En çok görülen prostat hastalığı budur. İkinci olarak prostat kanseri görülebiliyor. Genelde ırsi olarak görülen bir kanser türüdür. Prostat kanseri metastaz yapmadan (genelde kemiklere sıçrar), çok belirti vermez. O yüzden biz, ailede prostat hikayesi ya da prostat kanseri olan erkekleri 40 yaşından sonra mutlaka bir üroloji uzmanına görünüp kontrol yaptırmalarını öneriyoruz. Eğer ailede böyle bir geçmiş yoksa, tüm erkeklere 45-50 yaşlarında yıllık bir kez rutin muayeneye davet ediyoruz. Üçüncü prostat hastalığı ise ‘Prostatit’tir. Prostatın iltihaplanmasıdır. Ama her iltihap bakteriyel olmuyor. Daha önce geçirilmiş idrar yolu enfeksiyonları, üşütme ve o bölgedeki hassasiyet maalesef prostatit hastalığına yol açabiliyor. Akut ve kronik şekli vardır. Akut şeklinde biz antibiyotik ile tedavi uyguluyoruz. Kronikleştiği zaman ise hastalığın tedavisi biraz zorlaşıyor. Bu durumdan sonra hastalar yüzde 100 tedavi edilemiyor. Kronik prostatit konusunda çok dikkat etmek gerekiyor.
Teknoloji günden güne ilerliyor. Prostat tedavisinde HOLEP ameliyatları sıkça konuşulmaya başlandı. Sizin 4 yıldır bu ameliyatları yaptığınızı biliyoruz. Biraz da teknolojik gelişmelerden de söz edebilir misiniz?
Üroloji bilim dalı teknoloji konusunda çok hızlı ilerliyor. Ben 15 yıllık uzman doktorum. 15 yıl önce açık yaptığımız çoğu ameliyatı artık kapalı (endoskopik) yapıyoruz. Lazer de 15-20 yıl önce hayatımıza girdi. Özellikle ‘taş’ için hayatımıza girdi. Bir dönem ‘Greenlight’ denen yöntem çokça kullanıldı ama bu işlemde doku çıkarılmadığı için çok ciddi ‘nüks’ oranları ile karşılaşıldı. Bir süre sonra bu yöntemden de vaz geçildi. HOLEP ameliyatları ise 10 yıldır kullanılıyor. Ben bu yöntem için HOLEP cihazını satın alarak Bursa’ya getirdim ve 400 ameliyatta kullandım. Bu yöntemde Holmiyum lazer kullanıyorum. Prostatı bir portakal gibi düşünürsek kabuğu vardır ve bir de büyüyen iç kısmı vardır. Biz kabuktan tamamen lazer ile ayırıyoruz ve mesaneye atıyoruz. Ardından özel bir cihazla girip tabiri caizse; ‘kıyma şeklinde yaparak dışarıya çıkarıyoruz.
HOLEP ameliyatının hasta için avantajları nelerdir?
Bu ameliyat yöntemi her türden prostat için kulanılır. Ancak 80 gram üzerindeki prostatlarda; (kılavuz kitaplarında artık geçen) ‘mutlaka ilk olarak HOLEP ameliyatı gerçekleştirin, hatta HOLEP yoksa açık ameliyat yapınız’ uyarıları vardır. Buradaki sebep doku parçalarının içeride kalıp hastalığın tekrarlamasının engellenmesidir. Ama 80 gramın altındaki hastalarda da HOLEP uygulayabiliyoruz. Yaklaşık 400 vakada çalıştım. Elektrik koteri kullanmıyoruz çünkü elektrikle yaktığımız prostatın yarası çok geç iyileşiyor. Biz burada lazer kullandığımız için çok hzılı iyileşme süreleri (2 gün) görüyoruz. Eğer eski usül çalışırken gördüğümüz yanmaları, hassasiyetleri bu HOLEP yönteminde çok daha az görüyoruz. İritasyondan kurtulduk, kanama ise neredeyse hiç olmuyor. Kesi yok ve iyleşme süreleri çok çok daha kısa…
Sayın Mesut Yeşil siz bu HOLEP cihazına sahip misiniz?
Evet, öncelikle bu HOLEP cihazına yatırım yapmaya karar verdim ve aldım. HOLEP’ te deneyim kazanmanın 60 vakadan sonra gerçekleşeceği söylenir. Ben bir operatör doktor olarak 400’e yakın prostat ameliyatı yaptım. Hastalarımız için çok konforlu bir yöntemdir. Ben bu anlamda bütün meslektaşlarıma yardımcı oluyorum. Özellikle kulanımının öğrenilmesi anlamında doktorlara destek olmaya devam ettim.
HOLEP ameliyatları sonrasında 10. günde, 1. ayda kontrollerini yapıyoruz. Ardından yılda bir kez rutin kontrole gelmek yeterli oluyor. Sadece Bursa’ya değil Türkiye’nin her yerinden gelen hastalarımıza yardımcı oluyoruz. Bazı hastalarımız tahlillerini, bize yani buraya (Lotus Office Plaza A Blok, Kat:2, Daire:25’teki muayenehane) ulaştırırlarsa, onlar henüz Bursa’ya gelmeden planımızı yapabiliyoruz. HOLEP ameliyatı sonrasında 2 gün içinde taburcu ediyoruz.
- Published in Genel
Laparaskopik Parsiyel Nefrektomi Ameliyatı
Laparaskopik Parsiyel Nefrektomi Ameliyatı – Böbrek kanserleri böbreğin idrarı üreten kısmının (parankim) kanserleri ve idrarın toplandığı havuzcuktan (toplayıcı sistem) kaynaklanan kanserler olarak ikiye ayrılabilir. Burada öncelikle parankim kanserlerinden daha sonra da toplayıcı sistem kanserlerinden bahsedilecektir.
Gökhan GÖNÜL’ün Annesine Parsiyel Nefrektomi Ameliyatı yaptık.
Üroloji Uzmanı Op.Dr. Mesut Yeşil beşiktaşlı futbolcu Gökhan Gönül’ün annesine parsiyel nefrektomi ameliyatını gerçekleşti.
Laparoskopik teknikte, zamana karşı gerçekleştirilen bu cerrahide en üst düzeyde cerrahi damar disseksiyonu ve vücut içinde dikiş atma deneyimine sahip olmayı gerektirmektedir.
Laparoskopik Parsiyel Nefrektomi nedir?
Laparoskopi, genel bilinen adıyla kapalı ameliyat, ameliyat edilecek organa ulaşmada kullanılan bir yaklaşım biçimidir. Bunun dışında gerçekleştirilen ameliyatın açık ameliyattan hiçbir farkı yoktur.
Laparoskopik ameliyatta böbreğe büyük bir kesi, yani açık yara ile yaklaşmak yerine, 3-5 adet 0,5 ve 1 cm. lik mini kesilerden (deliklerden) ulaşılır. Bu deliklerden birinden içerideki görüntüyü sağlayan kamera, diğerlerinden ameliyatı gerçekleştirmekte kullanılan çeşitli cerrahi aletler ameliyat sahasına iletilir.
İşlem esnasında, karın içinde cerraha çalışma alanı yaratabilmek için, karın içi gazla doldurulur.
Böbreğinizin hastalıklı kısmı uygun yöntemle kesilerek çıkartıldıktan sonra bir torbaya konarak vücut dışına alınır. Vücut dışına çıkarma esnasında 1 cm olan kesilerden bir tanesi birkaç cm. büyütülür veya yeni bir kesi yapılır.
Hastalıklı kısım çıkartıldıktan sonra, böbreğin parenkim adı verilen kısmında veya idrar bulunduran kısımlarında oluşan açıklıklar gerekiyorsa dikişlerle kapatılır. Bu sırada idrar veya kan sızıntısı olasılıklarını azaltmak için gerekli bazı maddeler de kullanılabilir. İşlem sonunda kanama kontrolü yapılır, karın içindeki gaz çıkartılır ve ameliyat bölgesine bir dren yerleştirilebilir.
Laparoskopik Parsiyel Nefrektominin avantajı nedir?
Ameliyat olarak tamamen sağlığınıza kavuşmanız olanak dahilindedir. Laparoskopik parsiyel nefrektominin açık parsiyel nefrektomiye göre bazı avantajları vardır.
Büyük bir yara yerine birkaç mini kesi olması ameliyat sonrası ağrıyı azaltır, iyileşme dönemini ve günlük hayata dönüşü hızlandırır.
Laparoskopik ameliyatlarda genel olarak kan kaybı daha azdır, bu nedenle ameliyatta kan veya kan ürünü alma gereksinimi ve ameliyat sonrası halsizlik daha azdır.
Laparoskopik Parsiyel Nefrektomiye alternatif tedaviler nelerdir?
Laparoskopi yerine aynı ameliyat açık yöntemle gerçekleştirilebilir. Ayrıca bazı özel durumlarda ve küçük tümörlerde, böbrekteki tümör hücreleri yüksek ısı (radyofrekans) veya düşük ısı (kriyoterapi) kullanılarak öldürülebilir. Bu konuda detaylı bilgiyi hekiminizden alabilirsiniz.
Ameliyat olunmazsa ne olur?
Laparaskopik Parsiyel Nefrektomi Ameliyatı olunmadığı takdirde tümör büyüyebilir, çevre organlara veya uzak organlara yayılım gösterebilir, tam sağaltım sağlamak mümkün olmayabilir.
Laparaskopik Parsiyel Nefrektomi Ameliyatı genel anestezi verilerek uygulanacağı için “Anestezi Öncesi Hasta Bilgilendirme Formu ve Anestezi Uygulanacak Hasta Onam Formu” ile size bilgi verilip onayınız alınacaktır. İşleme ait olası riskler:
Ameliyat sonrası omuz ağrısı, veya karında şişkinlik ve ağrı olabilir.
Bir kısmı çıkarılan böbreklerin fonksiyonları bozulabilir ve geriye kalan böbrek dokusunun işlevinin yetersiz kalması durumunda ameliyat sonrası kısa ya da uzun süreli diyaliz (suni böbrek) gereksinimi olabilir. Ameliyat sırasında veya sonrasında büyük böbrek damarlarından, karın arka duvarındaki ana damarlardan, çevre organ veya damarlarından kanama olabilir. Bu durumda kan verilmesi ya da tekrar ameliyat yapılması gerekebilir. Karına giriş yerlerinde cilt altı veya adale damarlarında kanama olursa, karın cildinde morluklar oluşabilir.
Ameliyat sahasına yakın akciğer dokusunda küçük bir bölgede sönme/çökme meydana gelebilir ve bu zatürre gelişmesi için uygun zemin oluşturabilir. Bu durumda fizyoterapi ve antibiyotik kullanımı gerekli olabilir. Böbreğin bir kısmı çıkartıldıktan sonra böbreğin geriye kalan kısmından idrar sızabilir. Bu durumda idrar yollarına kateter konulması (çift J kateter) veya tekrar ameliyat yapılması gerekebilir.
Ameliyat sonrasında karında abse gelişebilir. Abse cerrahi, ultrason eşliğinde yerleştirilecek tüp (perkütan drenaj) ve antibiyotik kullanılarak tedavi edilebilir.
Ameliyat sırasında ve sonrasında atılan idrar miktarını belirlemek amacıyla üretral kateter (idrar sondası) takılabilir.
Ameliyat sonrasında idrar renginin kanama açısından takibi veya özellikle erkek hastalarda yaşanacak idrar atılması zorlukları nedeniyle üretral kateter takılması (idrar sondası) gerekebilir.
Ameliyat sırasında bağırsak yaralanması olabilir. Yaralanma ameliyat sırasında belirlenirse hemen laparoskopik olarak veya açık ameliyata geçmek yoluyla tedavi edilebilir. Ameliyat sırasında belirlenemeyen bağırsak yaralanmaları için tekrar cerrahi gerekebilir ve bu durumda genellikle açık ameliyat tercih edilir. Her iki durumda da hastalara nazogastrik tüp (burun-mide sondası) takılabilir.
Ameliyat sonrası bağırsak hareketleri yavaşlayabilir veya durabilir. Bu nedenle bağırsakta sıvı birikmesi ve kusma gelişirse ileri tedavi gerekebilir.
Karın içerisindeki ameliyat bölgesinde yapışıklıklar meydana gelebilir ve bu durum bağırsak tıkanıklıklarına sebep olabilir. Yapışıklıklara bağlı kısa veya uzun dönemde sorunlar gelişebilir ve bunlar ileride cerrahi tedavi gerektirebilir.
Bazı kişilerde ameliyat yerlerinde yaranın iyileşmesi anormal olabilir, yarada kalınlaşma, kızarıklık ve ağrı görülebilir.
Giriş yerlerindeki kesilerde enfeksiyon veya buralardan fıtık gelişmesi olabilir.
Bacaktaki venlerden (toplar damarlar) birinde ağrının ve şişliğin eşlik ettiği pıhtıya bağlı tıkanma (derin ven trombozu) gelişebilir. Oluşan pıhtıdan kopan bir parça akciğerlere giderek (pulmoner emboli) nefes darlığına neden olabilir. Bu olay ciddi sonuçlar doğurabilir, ölüme sebebiyet verebilir.
Parsiyel nefrektomide, yalnızca böbrekteki tümörün veya hasta alanın çıkartılması hedeflenmiştir ancak, ameliyatta cerrahi sınırda tümör saptanırsa veya hastalığın ameliyat öncesinde düşünülenden daha yaygın olduğu belirlenirse ya da oluşabilecek kanama sonucunda böbreğin tamamının alınması gerekebilir.
Ameliyat kanser için gerçekleştiriliyorsa, ileride kanser ameliyat bölgesinde veya vücudun başka bir bölgesinde nüks edebilir.
Ameliyat laparoskopik yöntemle arzu edilen şekilde ve/veya güvenle gerçekleştirilemiyorsa, ameliyatı gerçekleştiren cerrah el yardımlı laparoskopiye veya açık ameliyata geçmeyi tercih edebilir
- Published in Böbrek kanseri
İyi Huylu Prostat Büyümesi (BPH)
İyi Huylu Prostat Büyümesi (BPH) Nedir?
İyi huylu prostat büyümesi veya daha sık kullanılan kısaltmasıyla BPH; idrar kanalı (üretra) çevresindeki prostat bezinin büyüyerek mesane (idrar torbası) çıkışını tıkaması ve idrar akımına engel olmasıdır.
İyi huylu prostat büyümesi (benign prostat hiperplazisi) insanlarda mesane ile üretra denen idrar kanalının üst kısmında yerleşmiş olan prostat bezinin büyümesine iyi huylu prostat büyümesi (BPH) denilmektedir.
İyi huylu prostat büyümesi genellikle hastaların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen, ancak hayatı tehdit etmeyen bir hastalıktır.
Sık görülen bir durum olan iyi huylu prostat büyümesi (BPH) yaşlanmayla birlikte erkeklerde oluşan hormonal değişikliklerle ilişkilidir. İyi huylu prostat büyümesi (BPH) , idrara çıkma düzenini ve biçimini etkileyebilir, yaşam kalitesi üzerinde olumsuz bir etki yapmasının yanında alt idrar yolu problemlerine yol açabilir.
İyi Huylu Prostat Büyümesi (BPH) Belirtileri Nelerdir?
BPH; mesane çıkışında idrar yoluna baskı yapmasına ve bu nedenle de mesaneden idrarın çıkışının zorlaşmasına sebep olabilir. BPH çeşitli belirtilerle kendini gösterir:
Depolamadaki belirtiler:
- Normalden daha sık idrar yapma ihtiyacı
- Ani idrar yapma ihtiyacı ve bu ihtiyacın ertelenememesi
- İstemsiz idrar kaçırma
- Gece idrar yapma için uyanma
İşemedeki belirtiler:
- Zayıf akımlı idrar yapma
- Çatallı ve dağınık idrar akımı
- Kesik kesik idrar yapma
- Ikınarak idrar yapma
- İdrar yapmaya başlamadan önce bekleme
- İdrar yapmanın çok uzun sürmesi
İşeme sonrasındaki belirtiler:
- Mesanenin (idrar torbası) tam boşalmadığı hissi
- İşeme sonrası iç çamaşırına istemsiz idrar kaçırma
İyi Huylu Prostat Büyümesi(BPH) Nedenleri
Prostat büyümesinin kesin nedeni bilinmemekle beraber en iyi bilinen sebep yaşlanmadır. Prostat büyümesinde genetik faktörlerin de etkili olduğu gösterilmiş, ailesinde prostat büyümesi öyküsü olanlarda daha sıklıkla görüldüğü ispatlanmıştır
Ayrıca bazı çevresel faktörler ve beslenme ile ilişkisi üzerinde çalışmalar yapılsa da tatmin edici net sonuçlar alınamamıştır.
Özellikle son yıllarda obezite ile prostat büyümesi arasındaki ilişkiyi göstermeye yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Buna göre artmış vücut ağırlığı, vücut kitle indeksi ve göbek çevresi ile prostat boyutundaki artışın ilişkili olduğu gösterilmiştir.
Kırmızı et, yağ, karbonhidrat, kümes hayvanları ile beslenme prostat büyümesi riskini artırırken sebzeler, çoklu doymamış yağ asitleri, linoleik asit, D vitamini ve düzenli egzersiz prostat büyümesi riskini azaltmaktadır.
İyi Huylu Prostat Büyümesi(BPH) Tedavi Yöntemleri
Tedavi yöntemlerinden fayda göremeyenler için ameliyat gerekmektedir. Eskiden açık prostat ameliyatı en sık yapılan ameliyat tekniği iken günümüzde bu ameliyat tekniği giderek daha az yapılmakta ancak mesanesinde çok sayıda taş ve prostat büyüklüğü 80 ml’nin üzerinde olan hastalarda açık prostat ameliyatı yapılması önerilmektedir.
Günümüzde daha çok kapalı prostat ameliyatı olarak bilinen TUR-P ameliyatı altın standart tedavi olarak yapılmaktadır. Çeşitli lazer teknolojileriyle yapılan prostat ameliyatları olmasına rağmen günümüzde bu ameliyat yöntemleri halen standart bir tedavi haline gelmemiştir.
İyi Huylu Prostat Büyümesi Tedavi edilmediği takdirde;
Erken teşhis ve tedavinin önemli olduğu iyi huylu prostat büyümesinde geç kalındığında böbrek yetmezliği, mesane taşları, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, hatta mesane taşlarına bağlı olarak mesanede oluşabilecek kronik irritasyonlara bağlı mesane kanserleri gelişebilmektedir. Hastalar, cerrahi müdahale sonrasında uzman hekim tarafından dikkatli şekilde takip edilmeli ve bol su içmeleri konusunda da uyarılmalıdırlar.
- Published in Prostat kanseri, Üroonkoloji
Penil Protez İmplantasyonu (Mutluluk Çubuğu)
Penil Protez Kimlere Takılır ?
Penil protez sertleşme problemi olan tüm erkek hastalara uygulanabilir bir tedavidir.
Hangi Aşamadan Sonra Penil Protez Takılmalıdır ?
Medikal tedavi ve ilaç tedavisi ile yanıt alamadığımız tüm hastalara her yaşta uygulanabilecek bir yöntemdir.
Penil Protez (Mutluluk Çubuğu) Çeşitleri Nelerdir?
Penil protez diğer tedavi yöntemlerini denemiş ancak başarısız olmuş erkeklere yeniden erekte olma şansı veren cerrahi bir işlemdir. İşlem penisin her iki tarafına protezler yerleştirmeyi içerir. Penil protez çeşitleri genel olarak şişirilebilir ve yarı sert (bükülebilir) olmak üzere iki çeşittir.
Penil protezleri ilişki içindeki doyumda büyük bir fark yaratabilir. Ancak bu penil protezlerinin sertleşme problemi olan tüm erkekler için en iyi seçenek olduğu anlamına gelmez. Diğer tedavi yöntemleri işe yaramadığında ve başka bir seçenek kalmadığında penil protezine başvurulmalıdır. Bazı erkekler için penil protezi tek etkili seçenek olabilir. Kişi penil protezi yaptırmayı düşünüyorsa hangi implant türünün kendisi için uygun olduğuna karar vermesi ve işlemin riskleri hakkında bilgi sahibi olması için mutlaka tecrübe sahibi bir doktora danışmalıdır.
Şişirilebilir Protezler
Şişirilebilir protezler iki parçalı şişme protezler ve üç parçalı şişme protezler olmak üzere ikiye ayrılır. Her iki protez de hava ile değil vücuda yerleştirilmiş bir sıvı rezervuarından gelen sıvı ile doldurulur.
İki parçalı şişme protezlerin kullanımı daha kolaydır. Penise yerleştirilmiş bir çift silindir ve testis torbasında yer alan bir pompayı içeren sıvı dolu bir cihazdır. Pompanın sıkılması ve bırakılması sıvıyı silindirlere doğru hareket ettirerek ereksiyon oluşmasını sağlar.
İki parçalı şişme protezleri kişi erekte olmak istediğinde pompalar. El becerisi sınırlı olan erkekler için iyi bir seçenektir. Kişinin artrit rahatsızlığı varsa veya ellerini kullanmakta zorluk çekiyorsa iyi bir seçenek olabilir. Bununla birlikte pompa küçüktür ve şişirilmesi zor olabilir. Ayrıca silindirlere yalnızca küçük bir miktar sıvı aktarıldığından erekte duruma penis üç parçalı şişme protezde olduğu kadar sert değildir. Bazı durumlarda anormal bir his ve görünüm yaratabilir ve uzun süreli kullanımda penis etinin bozulmasına ve incelmesine neden olur.
Üç parçalı şişme protezler iki parçalılara nazaran biraz daha karmaşıktır. Silindir ve pompaya ek olarak ayrı bir hazne de içerirler. Eklenen parçalar çeşitli yararlar sağlar. Üç parçalı şişme protezler peniste bir çift silindir, testis torbaları içine yerleştirilmiş bir pompa ve alt karına yerleştirilmiş bir tuzlu su deposu içerir. Pompanın sıkılması ve bırakılması sıvıyı silindirlere doğru hareket ettirerek ereksiyon oluşturur. Sonrasında pompanın üzerindeki tahliye vanası sayesinde cihaz söndürülür ve penis yumuşak, sarkık ve doğal görünümlü bir duruma döner. Ek rezervuar alanı bu cihazla elde edilen ereksiyonların iki parçalı protezlere göre daha sert olmasını sağlar.
Üç parçalı şişme protezler en gelişmiş ve popüler şişirilebilir protez modelidir çünkü doğal bir ereksiyona çok yaklaşır ve kullanılmadığında peniste doğal ve sarkık bir görünüm sağlar. Daha büyük ve daha yumuşak pompa ise silindirleri şişirmeyi kolaylaştırır. Daha büyük bir miktarda sıvı silindirlere aktarıldığı için oluşan ereksiyon tüm implant seçeneklerine kıyasla en sert olanıdır.
Üç parçalı şişme protezler penis dik dururken ve sarkıkken normal bir görünüm ve his veren tek protez seçeneğidir. Kullanılmadığı zaman penis eti üzerinde az basınç oluşturduğu için penis etinin bozulmasına ya da incelmesine neden olmaz. Vücutta tamamen gizlenmiş durumdadır.
Yarı Sert (Bükülebilir) Protezler
Yarı sert (bükülebilir) protezler penis içine yerleştirilmiş bir çift yarı sert silindir içerir. Bükülebilen yarı sert silindirler ilişki sırasında manuel olarak yukarı kaldırılır ve kullanılmadığında manuel olarak aşağı itilir. Bazı bükülebilir protezler daha fazla sertlik sunabilir ancak bu durum diğer zamanlarda rahatsızlık potansiyelini de beraberinde taşır.
Yarı sert (bükülebilir) protezlerin en büyük avantajı yerleştirme kolaylığı ve düşük maliyettir. Bu cihazları yerleştirme işlemi şişirilebilir olanlara kıyasla daha basittir. Ayrıca bazı erkekler protezin mekanik parçaları bulunmadığı için kullanımlarını daha kolay bulmaktadır. Bununla birlikte erkekler protezi kullanmadıklarında sarkık bir penisten ziyade sert bir penise sahip olmaya alışmak zorundadır.
Bükülebilir protezler ameliyat sonrası ağrı ve rahatsızlığı neden olabilir çünkü kalıcı bir ereksiyon oluşturur. Bu durum bazı kişiler için anormal bir his ve görünüm yaratabilir, uzun vadede penis etinin zarar görmesine neden olabilir.
Penil Protez Çeşitleri
Penil protez dediğimiz mutluluk çubuğu iki çeşittir.
Bunlardan Birincisi;
Mailebil dediğimiz tamamen sertleşebilen ve o şekilde kalabilen yöntemdir.
Diğeri ise 3 parçalı dediğimiz normal fizyolojiye daha uygun hem sertleşebilen hem normal hale gelebilen mutluluk çubuğudur.
Penil Protez İmplantasyonu (Mutluluk Çubuğu) Nasıl Takılıyor ?
Biz fizyolojiye uygun olan materyali daha çok tercih ediyoruz. Bunu nasıl takıyoruz? Yaklaşık bir saatlik bir ameliyatla penise uyguluyoruz ve normal hali ile hastaları evlerine taburcu ediyoruz. Ortalama iki gün gibi hastanede yatırıyoruz. Bir hafta sonra kontrol ediyoruz. Hastalarımız altı hafta sonra kullanmaya başlıyorlar.
Penil Protez (Mutluluk Çubuğu) takan hastalar cinsel fonksiyonlarına dönebiliyorlar mı ?
Peki penil protez takılan hastalar eski erkek sağlığına yani cinsel fonksiyonlarına dönebiliyorlar mı ? En çok karşılaştığımız sorulardan birisi bu. Penil protez yaklaşık penisin içerisinde 2 tane çubuk cisim vardır. Bunların içerisine kan dolmadığı için sertleşme problemi yaşanmaktadır. Biz bunları ameliyatla içerisine bu çubukları yerleştiriyoruz ve bu çubuklar içerisine sıvı dolarak sertleşmeyi sağlıyorlar. İlişki sonrası sıvı rezervuarı var oraya boşalarak normal haline geliyor. Erkeklerin boşalmasında sertleşmesinde cinsel hazzında kesinlikle hiçbir problem ile karşılaşmıyoruz. Burada tabii önemli olan genellikle şeker hastalarında enfeksiyon açısından değerlendirmek ve kontrol altına almak gerekiyor. Ameliyat için en tehlikeli olan bu enfeksiyon olmadıktan sonra çok ciddi sıkıntı yaşamıyoruz.
Penil Protez İmplantasyonu (Mutluluk Çubuğu) Garantisi Var mı ? Bozulma Olabiliyor Mu?
Genelde firmalar ömür boyu bu protezlere garanti veriyorlar ancak mekanik bir cihaz olduğu için 5-10 yıl sonra bozulma olabiliyor. Peki bu olduğu zaman ne yapıyoruz ? Çok basit yine çok küçük bir ameliyat ile yerine yenisi takılabiliyor. Bu küçük bir komplikasyon herkes de olabilen bir şey değil çok az hastada karşılaştığımız ama belirtmekte de fayda gördüğümüz bir yol.
- Published in Sertleşme problemi
Prostat büyümesinde yeni tedavi yöntemi: HOLEP
Prostat; idrar kesesinin altında, yerleşmiş kestane büyüklüğünde erkek salgı bezidir. İçinden idrar yolu geçer. Büluğ çağından sonra gelişir, yetişkin erkeklerde meninin bir kısmını sağlar, meni kanalı da prostatın içinden idrar yoluna açılır.40-50 yaş sonrası bazı erkeklerde prostat içinden geçen idrar yolunun etrafından yeni bir doku büyümeye başlar, içinden geçen idrar idrar yolunu sıkıştırır. Sonradan büyüyen bu dokuya «adenom» denir, kanser değildir. Adenom, hastanın asıl prostatını dışa doğru iterek bir kapsül haline getirir.
Prostatın idrar yolunu sıkıştırması ve idrar yapmayı zorlaştırmasıyla idrar kesesi de zorlanır, kalınlaşır, hassaslaşır. Mesane trabeküle olur, yani girintili çıkıntılı bir hal alır. İleri dönemde çukurlar ve divertiküller oluşur, böbrekler bozulabilir. Hasta idrar yapamazsa sonda konması gerekir.
Prostat Büyümesi ve Prostat Tedavisi
Prostatın Büyümesiyle Görülen Şikayetler;
- Zayıf idrar yapma,
- Gece idrara kalkma,
- Sık idrara çıkma,
- İdrarı kesik kesik yapma,
- İdrar yapmada bekleme,
- İdrarı tam boşaltamama
Prostat Büyümesi Şikayetleri ile Başvuran Hastaya Yapılan Tetkikler
PSA testi: Kanser şüphesi olup olmadığını görmek için
Ultrasonografi: Prostatın büyüklüğünü görmek için,
Rezidü idrar: İdrar kesesinde boşaltılamayan idrar olup olmadığını görmek için,
Üroflowmetri: İdrarın akış hızını görmek için
İdrar kültürü: İdrarda iltihap olup olmadığını görmek için
Tetkiklerin sonucuna göre, hafif derecedeki prostat büyümesinde ilaç tedavisi önerilir ve hastanın düzenli kontrolleri yapılarak, prostat takip altına alınır.
Prostat Ameliyatı Ne Zaman Gerekli?
- İdrar çok zayıf ise,
- Hastanın şikayetleri çok ise,
- Hastaya sonda konmuş ise,
- İdrar kesesi tam boşaltılamıyorsa,
- İlaçlara rağmen düzelmiyorsa,
Prostat ameliyatında amaç, sonradan büyüyen adenom denilen dokunun çıkarılmasıdır.
TUR, Plazmakinetik veya Greenlight Ameliyatlarından Sonra Adenom Dokusu Kalabilir.
Prostat tedavisinde, TUR, Plazmakinetik veya Greenlight gibi kapalı yöntemlerle, yapılan ameliyatlarda prostat dokusunun tam olarak çıkarılamaması nedeniyle hasta her zaman rahat idrar yapamayabilir.
Kalan prostat dokusu zamanla büyüyebilir veya kanamalara, şikayetlere sebep olabilir.
HOLEP AMELİYATI
HOLEP ameliyatı, hastanın idrar yaptığı kanaldan girilerek yani kapalı olarak yapılır.
Holmium Laserle sonradan büyümüş olan adenom, kapsül halini almış hastanın kendi prostatından ayrılarak çıkarılır ve hastada hiç adenom dokusu yani sonradan büyüyüp de idrar yolunu sıkıştıran doku kalmaz.
Lazerle kanamalar çok iyi kontrol edildiği için hasta çok az kan kaybeder. Çok rahat bir şekilde yatağına gelir.
HOLEP, Holmium Laser Enucleation of Prostate yani Prostatın Laser ile enükle edilerek çıkarılması demektir.
HOLEP ameliyatı, son 10 yılda bütün Avrupa ülkeleri ve Amerika’da yaygın olarak kullanılmakta ve prostat tedavisinde yeni altın standart olarak görülmektedir.
Yüksek güçlü, pahalı, Laser cihazına ve morcellatör denilen prostatı kıyma haline getiren cihazlara ihtiyaç gösterdiği için Türkiye’de her yerde yapılmayan HOLEP yöntemi Medicana Bursa Üroloji Doktoru Op.Dr. Mesut Yeşil tarafından üroloji bölümünde uygulanmaktadır.
HOLEP ameliyatı, kalp akciğer hastalığı olanlara da yapılabilir. Lazer kullanıldığı için kanama olmaz. Kan sulandırıcı kullananlarda ilaçlar ayarlanarak yapılabilir.
Her büyüklükteki prostata yapılabilir. Hastanın hemen ertesi gün evine gidebilmesi, çok rahat idrar yapması, İlerde tekrarlama ihtimalinin olmaması ve ereksiyon üzerine zararının olmaması gibi avantajlar sağlar.
İdrar kesesine itilen prostat dokusu “Morsellatör” denilen özel bir aletle rendelenerek çıkarılır ve bir kapta toplanır. Çıkarılan bu prostat dokusu tahlile gönderilerek prostat kanseri olup olmadığı araştırılır.
- Published in Benign Prostat Hiperplazisi, Mobile, Networking
Sertleşme Problemlerinde ESWT (Şok Dalga Tedavisi)
ESWT nedir?
ESWT, kısaca şok dalga tedavisi, vücut dışında oluşturulan şok (basınç) dalgalarının çelik başlı bir aplikatör vasıtası ile vücudun istenilen bölgesine odaklanmasıyla uygulanan bir tedavi yöntemidir.
Böbrek taşını kırmak amacıyla geliştirilen bu tedavi yöntemi, topuk, dirsek ve omuz patolojileri başta olmak üzere kas iskelet sisteminin ağrılı durumlarında, tetik noktaların ve tedavi edilemeyen kas spazmlarının tedavisinde kullanılır.
Serleşme Sorununda ESWT Şok Dalga Tedavisi
Sertleşme sorunu, Türkiye’de 40 yaş üzeri erkeklerin yüzde 34’ünde; 60 yaş üzeri erkeklerde ise yüzde 69’unda görülen, yaygın bir ürolojik sorundur. Sadece yaşlılarda değil, ergenlikten itibaren her erkekte görülebilen sertleşme probleminin çeşitli nedenleri bulunmaktadır.
Nitekim sertleşme problemi sebebiyle üroloji uzmanına başvuranların sayısı yüzde 5 ila 10 arasında seyretmektedir. Oysa ki sertleşme problemi ufak müdahaleler, gerektiğinde cerrahi operasyonlarla giderilebilecek bir sorundur.
Sertleşme problemine karşı çeşitli tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Bunların başında da ESWT Şok Dalga tedavisi gelmektedir.
Sertleşme Sorunu Neden Olur?
Sertleşme sorunu, yaş farketmeksizin üç erkekten birinin yaşadığı geçici veya devamlı görülen, cinsel hayatı ve psikolojiyi olumsuz etkileyen bir problemdir. Sertleşme sorunun kaynağı ise bir ya da birden fazla neden olabilmektedir. Bu sorunlar organik nedenler yani fiziksel nedenler ve psikolojik nedenler olarak ikiye ayrılmaktadır.
Organik (Fiziksel) nedenler, erkeğin sağlığına etki eden bir rahatsızlığın, penisin sertleşme işlevine olumsuz etki etmesidir.
Penis sertleşmesini olumsuz etkileyen organik nedenler şunlardır:
- Damar tıkanıklığı, hipertansiyon, hiperlipidemi gibi damar hastalıkları,
- Testosteron düşüklüğü, hipotroid, hiperprolaktinemi gibi hormonal sorunlar,
- Şeker hastalığı, parkinson, prostat gibi nörojenik rahatsızlıklar,
- Antidepresanlar, antihipertansifler, kardiyak gibi yan etkili ilaçlar,
Bunların yanı sıra aşırı sigara, uyuşturucu ve sigara kullanımı da sertleşme problemlerine neden olabildiği gibi kötü beslenme, hareketsizlik de sertleşme işlevinde aksaklıklara neden olabilmektedir.
Sertleşme problemine neden olan psikolojik rahatsızlıklar, fiziksel bir rahatsızlığın sertleşmeyi etkilemesi üzerine oluşabildiği gibi, sertleşme probleminin temel nedeni de olabilmektedir. Sertleşme sorunu yaşayan hastaların neredeyse hepsinde psikolojik etmenler gözlemlenir. Sertleşmemeye neden olan psikolojik etmenlerin başında ise performans ve sertleşmeme kaygısı gelmektedir.
Genel olarak sertleşmeyi engelleyen psikolojik sorunlar şunlardır:
- Performans kaygısı,
- Sertleşme kaygısı,
- Cinsel bilgi eksikliği ve deneyimsizlik,
- Kişinin yetiştirilme şekli,
- Partner ile yaşanan sorunlar,
- Partnerin cinselliğe ve sorunlara karşı tutum ve yaklaşımı
- Partnerin cinsel sorunu,
- Yaşlanma sürecini kabullenememe,
- Günlük yaşamda strese neden olan maddi ve manevi sıkıntılar,
- Fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklar,
- Partnerin hamile olması, emzirmesi veya menopoza girmesi.
Bursa ESWT Sertleşme Sorunu Tedavisi
Sertleşme sorunu geçici veya sürekli olabilen, hastanın cinsel hayatını olumsuz etkileyen bir rahatsızlıktır. Nitekim sertleşme sorunu yaşayan erkeklere uygulanabilecek çeşitli tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Bunun için bir üroloji uzmanına görünmek, sertleşme sorununun nedenini öğrenmek gerekmektedir. Sertleşme sorunu ilaç ve diyet ile; PRP veya Şok tedavisi ile çözülebilmektedir. Bu yöntemlerin işe yaramadığı hastalara ise cerrahi müdahale ile penis içi aracı takılabilmekte ve sertleşme işlevi kazandırılabilmektedir.
Sertleşme Sorununda ESWT Şok Tedavisi
ESWT Şok Tedavisi, genellikle ilaç kullandığı takdirde yeterli sonuç alamayan hastalara uygulanan; herhangi bir yan etkisi veya zararı bulunmayan basit bir tedavi yöntemidir. Oldukça verimli sonuçlar alınabilen ESWT şok tedavisi, böbrek taşlarının kırılması için yıllarca kullanılmış, etkili bir yöntemdir.
Sertleşme sorununun tedavisinde de etkin bir şekilde kullanılan ESWT şok tedavisi, düşük şiddette uygulanarak yeni damar oluşumunu sağlamakta ve kan akımının artışını arttırmaktadır. Şok tedavisi ile penisteki damarlar genişlemekte, küçük damarlardan daha fazla kan akışı görülmektedir. Her hastaya uygulanabilen bu işlem, ilaç ve enjeksiyon tedavisi uygulanan hastalarda da uygulanabilmektedir. ESWT şok tedavisinin etkileri de kalıcıdır.
Sertleşme Sorununda ESWT Şok Tedavisi Kaç Seans Sürer?
- Sertleşme sorunun giderilmesi için uygulanan ESWT şok tedavisi, toplamda 12 seanslık bir uygulamadır.
- Üç aşamada gerçekleşen ESWT şok tedavisinin ilk aşamasında 3 hasta süre ile haftada 2 seans uygulama gerçekleştirilir.
- İkinci aşamada hasta 3 hafta boyunca istirahat eder.
- Üçüncü aşamada ise yine 3 hafta süreyle haftada 2 kez şok tedavisi uygulanır.
- Hasta, toplamda 12 seans şok tedavisi almış olur.
Sertleşme Sorununda ESWT Şok Tedavisi Nasıl Uygulanır?
Sertleşme sorunu yaşayan hastanın penisine 5 farklı bölgeden 3’er dakikalık düşük yoğunlukta ESWT şoku verilir. Toplamda 15 dakika süren uygulama sırasında hasta acı, ağrı veya herhangi bir şoka bağlı his hissetmez.
Sertleşme Sorununda ESWT Şok Tedavisinin Etkisi Ne Zaman Görülür?
İlk uygulamanın ardından hasta olumlu sonuçlar almaya başlamaktadır. Nitekim sertleşme sorunun kalıcı olarak giderilmesi ve en iyi etkinin alınabilmesi için toplamda 12 seans uygulama yapılması gerekmektedir.
Sertleşme Sorununda ESWT Şok Tedavisinin Avantajları
ESWT şok tedavi, her hastaya uygulanabilen oldukça pratik bir uygulamadır. İşlem öncesi herhangi bir anestezik müdahaleye ihtiyaç duyulmayan ESWT şok tedavisinde penise uygulanan şok hastanın hissedemeyeceği kadar düşük seviyededir.
ESWT şok tedavisi, ayakta yapılan bir uygulamadır, hastanın uygulama sonrası herhangi bir iyileşme süreci yoktur, günlük hayatına kaldığı yerden devam edebilir.
ESWT şok tedavisinin etkisi oldukça çabuk görülür, belirtilen sayıda işlem tamamlandıktan sonra kalıcı bir sonuca ulaşılabilir. İlaç kullanımı gerektirmeyen şok tedavisi, ilaç tedavisine göre daha etkili sonuçlar vermektedir.
Sertleşme sorunu nedeniyle ESWT şok tedavisi gören hastaların büyük çoğunlu uygulamadan verimli sonuç almaktadır. Çeşitli nedenlerle yetersiz sonuç alınan tedavilerin ardından tekrar ESWT şok tedavisi uygulanabilmektedir. İlaç tedavisi gören kişilerin sonradan ya da kullanım sırasında ESWT şok tedavisi yaptırmasında bir sakınca görülmediği gibi etkiyi daha çok arttırdığı belirtilmektedir.
ESWT nasıl etki eder?
ESWT uygulandığı bölgede kanlanmayı arttırarak, vücudun kendi iyileştirici mekanizmalarının devreye girmesini sağlayarak etki eder.
ESWT hangi hastalıklarda kullanılır?
ESWT’nin yaygın kullanım alanları, sertleşme problemleri tedavisinde kullanılmaktadır.
Bunların yanı sıra kronik tendon zorlanmaları ve kaslardaki ağrılı tetik noktaların tedavisinde etkili olan girişimsel olmayan bir tedavi yöntemidir.
ESWT nasıl uygulanır?
ESWT tedavisi 5-7 gün ara ile uygulan 3-5 seans halinde programlanan bir tedavidir.
Bu nedenle hasta uyumunda kolaylık sağlar. İlk tedaviden sonra bile etkinliği hissedilir.
Seans aralarında uygun germe egzersizlerinin de uygulandığı hastalarda 4-6 hafta içersinde ağrı ve diğer yakınmalarda önemli oranda düzelme izlenir.
ESWT tedavisinin avantajları nelerdir?
ESWT girişimsel olmayan bir tedavi yöntemidir.
Anestezi ve hazırlık gerektirmez. İlk uygulamada bir miktar ağrı hissedilmekle birlikte tedavideki ilerleme ile birlikte bu ağrıya tolerans gelişir.
Ciltte oluşan hafif kızarıklık ve şişlik dışında önemli bir yan etkisi yoktur. Tedavi sonrasında istirahat gerektirmez.
- Published in Sertleşme problemi, Üroloji Blog
Bayanlar da İdrar kaçırma (Üriner İnkontinans) Ve Tedavisi
Üroloji Uzmanı Op. Dr. Mesut Yeşil, ilk başlarda hafife alınan idrar kaçırmanın ileride psikolojik sıkıntılara sebebiyet verebileceğini söyledi.
İdrar kaçırmanın kontrol edilemeyen ve istenmeyen bir rahatsızlık olduğunu dile getiren Medicana Bursa Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Mesut Yeşil, “Eğer bu durum düzenli olarak tekrarlarsa tıbbî bir rahatsızlık olarak kabul edilir. Kadınlar, erkeklere göre idrar kaçırmaktan daha fazla şikayetçi olurlar. Birçok hasta doktorlarıyla idrar kaçırma durumunu konuşmaktan rahatsızlık duyduğu için tedavisiz kalmaktadır.
İdrar kaçırmanın hangi tipte olduğunu ve buna neyin sebep olduğunun bulunması gerekir. Bu en iyi tedaviyi bulmaya yardımcı olur” dedi.
Tam bir medikal hikayenin tedavide önemli bir yeri olduğunu ifade eden Mesut Yeşil, “Fizikî muayene, hasta sorgulamaları, mesane günlüğü, idrar testi, işeme sonrası kalan idrarın ölçümü ve ped testiyle hastalığın teşhisi konulur.
Gebelik sırasında görülen idrar kaçırma
Gebelik sırasında görülen idrar kaçırma genellikle doğumdan kısa bir süre sonra düzelir. İdrar kaçırma 3 tiptir. Stres tipi idrar kaçırma, öksürme, hapşırma, zıplama, ıkınma gibi karın içi basıncının arttığı durumlarda görülen idrar kaçırmadır. Sıkışma tipi idrar kaçırma, acil idrar yapma isteği ile birlikte veya bu hissin hemen sonrasında görülen idrar kaçırmadır. Karma tip idrar kaçırma ise, diğer sebeplerin bir arada olmasıdır” diye konuştu.
Bayanlar da İdrar kaçırma
İdrar kaçırmanın tedavisinin ise diyet ve hayat tarzı değişiklikleriyle düzelebileceğini belirten Yeşil, “Ayrıca pelvik taban kas egzersizleri, yani vajina ve makat etrafını saran kasları beraber kasarak idrar ve gaz çıkışını durduracakmış gibi kasmanız hedeflenir. Bu egzersizlerin sayısı ve süresi giderek arttırılır. Hastalara özel egzersiz kartları verilir. İdrar kaçırma tedavisi idrar kaçırmanın çeşidine, ne kadar şiddetli olduğuna ve neyin sebep olduğuna bağlıdır. İdrar kaçırmayla kendi başına üstesinden gelme tedavileri çoğu zaman ilaç tedavisiyle birleştirilir. Ameliyat ile idrar kesesi ve idrar boynu arasındaki açı düzeltilerek irade dışı idrar kaçırma ortadan kaldırılmalıdır” şeklinde konuştu.
- Published in Üroloji Blog
Erkeklerde en sık rastlanan kanser türü hangisi? Nasıl önlem alınmalı?
Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Mesut Yeşil, Erkeklerde en sık rastlanan kanser türlerinden olan prostat kanserine karşı uyarıda bulundu.
Erkeklerde en sık rastlanan kanser türlerinden olan prostat kanserine karşı uyaran Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Mesut Yeşil, 40 yaşından sonra tüm erkeklerin yılda 1 defa prostat kanseri muayenesi olmasını tavsiye etti.
Erkeklerde en sık rastlanan kanser türleri
Prostat kanserinin sebebi tam olarak belirlenemese de risk faktörlerinin çok iyi bilindiğini ifade eden Opr. Dr. Mesut Yeşil, “Prostat kanseri, akciğer kanserinden sonra erkeklerde en sık görünen kanser türüdür. Risk faktörleri yaş, ırk, çevre ve irsî olarak değişmektedir. Çevre faktörleri değiştirilebilir.
Obezite başta olmakla beraber yağlı gıda tüketimi en önemli sebeplerinden bir tanesidir. Bunun yanı sıra her hastalıkta olduğu gibi sigara ve alkol başroldedir. Prostat kanseri ileri safhalara taşınmadan anlaşılmadığı için rutin olarak aile hikayesi olan hastalarımızda, 40 yaşından sonra tüm erkeklerde, aile öyküsü olmayanlarda ile 50 yaş üstü tüm erkeklerde yılda 1 kez prostat kanseri açısından muayene olunmasını tavsiye ediyoruz” dedi.
“Tedavi için muayeneler çok önemli”
Yeşil, “Hastalığı yüzde 100 tedavi etmek için muayeneler çok mühimdir. Muayene olarak bir kan tahlili yapıyoruz. Ayrıca prostatın sertliğine ve düzenli bir yapısı olup olmadığına karar veriyoruz. Sonuç olarak şüpheli durumlarda biyopsi sonucuna göre hastamızda prostat kanseri çıkmışsa diğer aşamaya geçiyoruz.
Bu tedavi genelde ameliyat, radyoterapi, hormonaterapi ve kemoterapi olarak değişmektedir. Eğer kanser ileri safhadaysa, yani kemik metastazı ya da başka organ ile ilgili metastazı varsa hormon tedavisine başlıyoruz. Hormon tedavisinden sonuç alamadığımızda, daha dirençli hastalarda kemoterapiye geçiyoruz” diye konuştu.
- Published in Üroloji Blog
Sünnet Ne Zaman ve Kim Tarafından Yapılmalıdır?
Sünnet Nedir?
Sünnet penisin ucunda, idrar çıkış deliğini kapatan ve o bölgede kapalı boşluk oluşturan cilt katlantısının kesilerek alınmasıdır. Çok eski tarihlerden bu yana farklı toplumlarda geleneklerin gereği olarak veya bazı dinlerde ön şart olarak uygulanmaktadır. Anlaşılmaktadır ki ilkel dönemlerde dahi tıbbi faydaları tam açıklanamasa da sünnetin pratik faydaları fark edilerek yaygınlaştırılmıştır.
Sünnet hem cerrahi yönü hem de psikolojik yönüyle üzerinde önemle durulması gereken bir işlemdir. Sünneti yapacak kişinin uzman olması, penisin anatomisi ve fizyolojisini iyi bilmesi gereklidir.Sünnet sırasında gerekli cerrahi itinanın gösterilmemesi önemli komplikasyonlara yol açabilir. Bu komplikasyonların başında kanama, enfeksiyon, idrar yolları ve penise kalıcı hasarların verilmesi gelir. Sünnet konusunda pekçok yöntem tarif edilmiştir. Tercih ettiğimiz yöntem, klasik yöntem olarak da isimlendirilen, en çok yapılan, en güvenilir yöntem olan cerrahi yöntemdir. Bu yöntemde iç ve dış sünnet derisi kesildikten sonra birbirine kendiliğinden emilebilen dikişlerle tutturulur. Kanama kontrolü için bipolar koter (erektil dokuya zarar vermeyen kanama durdurucu yöntem) kullanılır.
Sünnet penisin ucunda, idrar çıkış deliğini kapatan ve o bölgede kapalı boşluk oluşturan cilt katlantısının kesilerek alınmasıdır. Çok eski tarihlerden bu yana farklı toplumlarda geleneklerin gereği olarak veya bazı dinlerde ön şart olarak uygulanmaktadır. Anlaşılmaktadır ki ilkel dönemlerde dahi tıbbi faydaları tam açıklanamasa da sünnetin pratik faydaları fark edilerek yaygınlaştırılmıştır.
Sünneti kim yapmalıdır?
Ülkemizde sünnet, en eski hekimlik uygulamalarını düzenleyen kanunda belirtildiği gibi hekimler, sağlık memurları ve hatta uygun süre bir sağlık memuru ile çalışan kişilerce bile yapılabilmektedir. Günümüzde en yaygın olarak üroloji uzmanları, çocuk cerrahları ya da genel cerrahlar tarafından yapılmaktadır.
Sünnet İçin En Uygun Zaman Nedir?
Sünnet için en uygun dönem ne zaman. Çocuğun ruhsal gelişimi açısından sünnet için en doğru dönemin 2 yaş altı ve 6 yaş üzeri olduğunu belirten uzmanlar, sünnetin mutlaka bir doktor tarafından hastane koşullarında yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.
0 ile 2 Yaş Arası Lokal Anestezi Altında Sünnet
Sadece erkekleri değil, kadınları da kanser riskinden koruyan sünnet; 0-2 yaş arasında ya da 7 yaş sonrasında yaptırılmalı. ‘Sedo anestezi‘ altında yapılan işlemde çocuk uyukladığı için acıyı ve operasyonu hissetmez
Randevu sonrası aile ile sünnet odasında sadece pipinin kenarına lokal anestezi yapılır. Yaklaşık 5 saniye süren işlem sonunda oluşan hafif ağrı yaklaşık 10 saniyede geçer Daha sonra yaklaşık 10 dakika bekleyip sünnet işlemine başlanır Bu esnada okul çocuğu ise kitap okuyabilir veya iPad ile oyun oynayabilir. Çocuk sünnet işlemini görmez 10 dakika kadar bir sürede cerrahi olarak sünnet tamamlanır. Sünnet yapılırken hiç bir ağrı duymaz.Lokal anestezide çocuğun aç kalması veya çocuktan kan alınması gerekmez sünnet sonrası yürüyerek gidebilir. Bebekler için bez altına bardak konularak işlem tamamlanır. Ailelere sünnet sonrası sadece ağrı kesici şurup vermesi ve pipi etrafına krem sürmesi anlatılır. Genellikle ağrı ilk gün olur daha sonraki günler çocuk normal hayatına devam edebilir. İyileşme kabuklanma ile yaklaşık 10 gün kadar sürer. Dikişler bir hafta ile 10 gün arasında erir. Herhangi bir dikiş alma işlemi ve kontrol gerekmez.
YENİ DOĞAN SÜNNETİNİN FAYDALARI
Sünnetin; bebek doğar doğmaz 20 gün içerisinde yapılmasının faydaları şunlardır:
- Kanama komplikasyonunu, ileriki yaşlara göre çok daha azdır.
- Çocuk operasyondan psikolojik olarak etkilenmez.
- İşlem sonrası bakımı daha kolay, iyileşmesi çok daha hızlıdır.
- Bu dönemde yapıldığında; ileriki yaşlarda ortaya çıkabilecek sünnet derisi darlığı da engellenmiş olur.
Sünnetin faydaları
Sünnetle alınan deri penis ucunu ve idrar deliğini örtmektedir. Ve bu derinin altında bir hvasız, pislik ve salgı biriken, idrarla temas halinde bir alan oluşmaktadır. Bu sebeple düzenli temizlenmezse infeksiyon oluşumu için uygun bir zemin oluşturur. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar için taşıyıcılık aracı olabilir. Özellikle çocuklarda sünnet derisi yapışabilir, ucu daralabilir. İdrar çıkışını engelleyebilir. Penis abselerine neden olabilir. Parafimozis dediğimiz sünnet derisi sıkışarak peniste kan akımını bozabilir. Bu derinin sünnetle alınması bahsettiğimiz problemlere karşı korunma sağlar.
Sünnet için en doğru yaş nedir, neden?
Tartışılan bir konu bu. Burada önemli olan çocuğun psikolojik olarak bu müdahaleye hazır olması ve vücudundaki bu değişikliği doğru anlayabilecek yaş ve düşüncede olmasıdır. Çocuğun psikolojik gelişimi sürecinde 2 yaş -7 yaş arasının uygun olmadığı düşünülür. Her yaşta sünneti çocuk için travma haline dönüştürmeden, korku yaşamasına izin vermeden sedasyon da dediğimiz genel anestezi altında yapmak gerekir. Cerrahi başarı ve yara iyileşme süreci açısından yaşın önemi yoktur.
Çocuğunuzu Sünnet Ettirirken Dikkat Etmeniz Gerekenler
Erkek çocukların erişkinliğe ilk adımı olarak nitelendirilen sünnet, tıbben bir zorunluluğu bulunmayan fakat başta idrar yolları enfeksiyonunun azaltılması olmak üzere pek çok faydası olan cerrahi bir işlemdir. Genel hijyen açısından yararlı olan sünnetin, deneyimli ellerde, uygun koşullarda, doğru yöntemlerle yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde sağlık için uygulanan basit bir cerrahi işlem olan sünnet, çocuğun tüm yaşamını etkileyebilecek önemli problemlere yol açabilir.
SÜNNET SONRASI BEKLENEN DURUMLAR
- Sünnet sonrası ilk idrar yangıya bağlı zorlayıcı olabilir. İdrarını yaptıktan sonra ağlama, huzursuzluk normaldir. 2-3 kez idrar yaptıktan sonra kaybolur.
- Büyük çocuklarda ilaç etkisiyle oluşan çift görmeye bağlı ‘’Neden 2 kafan var?, neden 4 gözün var?’’ gibi sizi şaşırtan sorular bazen de gülümseten garip davranışlar görülebilir. Göz bebeklerinde sağa sola ritmik hareketler oluşabilir. Bunların tümü gözlem sonrası 1- 2 saat içinde kaybolur.
- Pipinin şişmesi (ödem) doğaldır. İdrarını yapabiliyorsa sorun oluşturmaz. Bazı çocuklarda 3-4 gün içinde geçerken bazılarında 2 haftaya kadar uzayabilir. Tamamen bünyesel bir yanıttır.
- Lekelenme, sızıntı şeklinde kanama olabilir. Bozuk çeşme gibi damla damla sürekli kanama varlığında, kanayan yere gazlı bezle 3-5 dakika sıkıca bastırarak tampon uygulayınız. Kanama durmazsa hekiminize haber veriniz.
- Pipinin dip kısmında ve gövdesinde kırmızılık, torbaların üst kısımlarına inen morluk oluşabilir. Lokal anestezinin geçici etkisidir. Endişelenmeyiniz.
SÜNNET SONRASI DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
- Tekrarlayan gürültü ve yüksek ses çocukları huzursuz eder. Sünnet sonrası loş ve sessiz ortam oluşturunuz.
- Bezli çocuklarda kontrole gelene kadar (1 hafta) 1 numara büyük bez kullanınız.
- Sünnetten 48 saat sonra banyo yaptırabilirsiniz. Bezli çocuklarda kaka sünnet alanına bulaştıysa kaçıncı saat olduğuna bakılmaksızın ılık su ve sabunla yumuşak hareketlerle temizleyebilirsiniz.
- Bezli bebeklerde her alt açışta pipi derisini geri çekiniz. Reçete edilen ağrı kesiciler ilk beslenme sonrası hemen başlanmalı ve ilk 2 gün mutlaka verilmelidir. 2 günden sonra huysuzluk ve ağrı yakınması olursa devam edilmelidir.
- Reçete edilen krem mutlaka günde 2 kez sabah ve akşam olmak üzere kontrol gününe kadar sürülmelidir. Krem, pipinin üzerinde kirli beyaz-sarı renkli iltihap algısı yaratan bir görüntü oluşturabilir. Yıkayıp temizlemekle kolayca ortadan kalkar.
- Sünnet sonrası 3-4 gün mümkün olduğunca yatak istirahati yaptırılmalıdır. Yatak istirahati şişlik ve ağrıyı azaltır. Kontrole gelene kadar koşmak, bisiklete binmek, park oyunları gibi fiziksel aktiviteler yasaktır.
- Dikişler kendiliğinden eriyebilen dikişler olduğu için kontrol muayenesinde alınmayacaktır.
- Dikişler normalde 15- 20 günde düşmeye başlar. Bu süre 45 güne kadar uzayabilir. Dikişler kesinlikle alınmamalı, koparılmamalıdır. Sık banyo yaptırmak dikişlerin daha kolay düşmesine yardımcı olur.
- Sünnet sonrası 3. Günden itibaren denize girebilir.
- 10. gün dolmadan havuza girmek yasaktır.
Sünnet enfeksiyon riskin % 90 oranında azaltıyor
En basit ifadeyle penis başını çevreleyen derinin kesilmesi olarak özetlenebilecek sünnetin, ortaya koyulmuş birçok yararı vardır. Bunların en başında, çocukluk çağındaki idrar yolu enfeksiyonlarını %90 oranında azaltması gelmektedir. Bunun dışında ileride yetişkin hayatta penis kanseri, sünnetli kişilerde çok daha az görülmektedir. Ayrıca sünnetli kişilerin eşlerinde rahim ağzı kanseri de çok daha az görülmektedir.
Hatalı sünnetin doğurabileceği sonuçlar nelerdir?
Ciltle ilgili estetik hataların bir kısmı ve eksik sünnet düzeltilebilir. Fakat idrar kanalı yaralanmaları, penis gövdesi, glans yaralanmalarını düzeltmek ciddi ameliyatlar zinciri gerektirebilir. Bazen de düzeltmek mümkün olmayabilir, organ kaybına gidebilir.
- Published in Çocuk Ürolojisi, Sünnet