Genital Siğiller (Kondilom) ve Tedavisi
Hem kadınlarda hem erkeklerde görülen genital siğiller, cinsel yolla bulaşan HPV enfeksiyonun genital bölgedeki belirtisidir. “Kondiloma aküminata” olarak da adlandırılır. HPV virüsünün (Human papilloma virus – İnsan papilloma virüsü) 200’den fazla çeşidi bulunur ve bunlardan 40’ı genital siğillere neden olur. En çok siğillere yol açan tip HPV 6 ve HPV 11’dir. Ancak bu HPV tipleri kansere yol açmazlar.
Özellikle kadınlarda, başka HPV tipleri de aynı anda vücutta bulanabilir ve bu nedenle Pap Smear gibi testlerin yapılması gerekir. Genital siğiller deride açık veya koyu kahverengi kabarıklıklar, kimi zaman lekeler halindedir. Tek olarak görülebileceği gibi birden fazla siğil yan yana karnabahar şekilde görünebilir. Siğiller kimi zaman et beni sanılır ya da hiç fark edilmez. Kaşıntı yapabilir ya da cinsel ilişki sırasında kanamaya yol açabilirler.
Kadınların ve erkeklerin yüzde 60’nın hayatının bir döneminde HPV ile karşılaştığı tahmin ediliyor. Virüs vücuda girdikten sonra genellikle bağışıklık sistemi tarafından baskılanıyor. Baskılanmadığı durumlarda genital siğillere yol açan tipler, bulaşma sonrası ortalama 1 sene sonra belirti veriyor.
Virüs belirti verse de vermese de vücutta olduğu için başka kişilere bulaştırma ihtimali bulunuyor. Dolayısıyla HPV virüsünün ne zaman ve kimden bulaştığı belirlenemiyor. Genital siğiller ne kadar erken teşhis edilirse tedavisi o kadar kolay oluyor. Siğiller kremler, çeşitli yakma yöntemleri ya da büyüklüklerine göre cerrahi ile tedavi ediliyor.
Genital siğiller toplumda yüzde 1 oranında görülüyor. 20’li yaşlarda bu oran yüzde 7’ye çıkıyor. Rahim ağzı kanseri aşısı yapılsa bile mutlaka tarama programlarına devam edilmesi gerekiyor. 21 yaşından itibaren tüm kadınlara üç yılda bir Smear yapılması gerekiyor.HPV ile PAP smear testinin beraber kullanıldığı tarama Co-Test ise 30 yaşından itibaren yaptırılması tavsiye ediliyor. Bu sonuçların her ikisi de iyi çıkarsa beş yıl içerisinde rahim ağzı kanseri veya kanser öncesi lezyonu gelişme oranı yüzde 0, 08’e düşüyor.
Genital Siğiller Nasıl Bulaşır?
- HPV virüsü her iki cinsiyette de görülebilir ve kişiden kişiye cinsel temasla bulaşır. Vajinal ve anal ilişkinin yanı sıra, kondomun örtmediği genital bölgedeki deri temasıyla da HPV bulaşabilir.
- Genital siğiller görünür olmasa da HPV ile enfekte derinin genital bölgeye teması virüsün bulaşması için yeterli olur.
- Nadiren oral cinsel ilişki ile bulaşır.
- HPV bulaştıktan sonra uzun yıllar vücutta sessiz kalabilir ve herkeste genital siğile neden olmaz. Birçok kişide HPV, vücudun savunma sistemi tarafından etkisiz hale getirilir.
- Genital siğil yapan HPV tipleri bulaştıktan sonra siğiller birkaç ay ya da birkaç yıl sonra ortaya çıkabilir. Bu sürede kişi taşıyıcı durumunda olur ve hastalığı başkalarına bulaştırabilir.
- HPV taşıyan gebelerde, doğum sırasında anneden bebeğe geçebilir.
- Genital siğillerin hangi partnerden geçtiğini ve virüsün ne kadar zamandır vücutta olduğunu saptamak mümkün değildir.
- Tedavi edilmeyen hastalarda siğiller çoğalabilir ve boyutları büyüyebilir.
- Genital siğiller öpüşmekle, havlu, çatal-kaşık kullanımı, bardak, tuvaletten bulaşmaz.
Genital Siğillerden Korunma Yolları
- Vajinal, anal veya oral seks sırasında her zaman prezervatif kullanın – ancak virüs prezervatif tarafından korunmayan cilt bölgelerinden de bulaşabilir.
- Genital siğiller için tedavi görürken cinsel ilişkiye girmeyin.
- HPV aşısı yaptırın: HPV’den korunmanın en etkili yolu; hem kadınlar hem de erkekler için HPV aşısı olmaktır.
- Tüm dünyada kullanılan ve bazı ülkelerde çocukluktan itibaren yapılan HPV aşısı, virüsün en sık kanser yapan HPV 16 ve 18 tipine karşı koruyuculuk sağlıyor. Ayrıca, dörtlü aşının (kuadrivalan) genital siğil yapan 6 ve 11 tiplerine karşı koruyuculuğu da bulunuyor. Tüm rahim ağzı kanserlerinden yüzde 90 oranından koruyabildiği gibi, siğilden de aynı oranda koruyor.
Genital Siğil Belirtileri
Genital siğiller toplu iğne başı büyüklüğünde, kabarcıklı ve pürtüklü yapıdadır. Birden çok olduklarında birleşerek karnabahar görünümünü alabilirler. Başlangıçta deri renginde veya kahverengi kabartılar şeklinde olabilirler. Siğiller genellikle şikayete neden olmazken, bazen kaşıntıya neden olabilir, cinsel ilişki sırasında kanayabilir.
Genital Siğiller Şu Bölgelerde Ortaya Çıkabilir
- Siğiller tek, grup halinde, ciltten yüksek, yassı veya “karnabahar” biçimli olabiliyor.
- Deri kabarık, üzeri pürtüklü, deri rengi, açık kahverengi ya da rengi gri olabiliyor.
- Genellikle acı-ağrı hissi olmuyor. Ancak kaşıntı olabiliyor.
- Cinsel ilişki sırasında hafif kanama yapabiliyor.
- Siğil olan bir kişi ile cinsel temas sonrasında, haftalar ya da aylar içinde ortaya çıkabiliyor.
- Genital siğillere neden olan HPV enfeksiyonu, ağzın genital bölgeye teması olursa nadir olarak boğazın içinde siğile neden olabilir.
Kadınlarda Genital Siğiller
- Vulvada (dış kadın genital bölgesi)
- Vajina içinde veya çevresinde
- Anüs içinde veya çevresinde
- Kasıklarda (genital bölgenin iç uylukta buluştuğu yer)
- Rahim ağzında
Erkeklerde Genital Siğiller
- Penis,
- Testisler,
- Kasık,
- Bacak arası veya anüste bir veya daha çok sayıda ortaya çıkıyor.
Genital Siğil Tanı Yöntemleri
Genital siğiller görüntüleri açısından çok tipiktir. Genital siğillerin teşhisi Deri Hastalıkları Uzmanı (Dermatolog) tarafından yapılan muayene ile siğillere bakılarak tanı konabilir. Jinekoloji ve Üroloji tarafından da tanı konabilir. Kadınlarda, özellikle yıllık rutin jinekolojik muayene sırasında tespit edilebilir.
Eğen genital siğilleriniz varsa, tedaviniz bitene kadar cinsel ilişkiye girmeyin ve partnerinizi de bilgilendirin. Kadınlarda HPV, rahim ağzı kanseri için önemli bir risk faktörüdür. Bu nedenle genital siğillerin yanı sıra diğer HPV tiplerinin varlığı için aşağıdaki testler yapılır:
Pap Smear Testi
Jinekolojik muayene sırasında vajinanın girişinden özel bir fırça veya spatul vasıtasıyla örnek alınır. Acısız bir işlemdir. Rahim ağzında hücresel değişiklik olup olmadığı belirlenir. Smear testi tek başına kanser tanısı koyulmasında yeterli değildir. Smear testinin pozitif çıkması bir problem olduğuna ve tanıya yönelik testler yapılması gerektiğine işaret eder.
HPV DNA testi
Pap smear’in anormal çıkması durumunda, HPV’nin kansere neden olma olasılığı araştırılır.
Kolposkopi
Vulva, vajina ve serviksin ışıklı büyüteçle incelenmesidir.
Servikal Biyopsi
Rahim ağzından doku alınarak kansere neden olabilecek hücre değişimleri araştırılır.
Genital Siğil Tedavi Yöntemleri
HPV enfeksiyonunu vücudunuzdan atacak bir tedavi yoktur. Ancak genital siğiller aşağıdaki yöntemlerle yok edilebilir. Tedavide sadece siğillerin yok olması değil, siğilin bulunduğu dokunun tamamen temizlenmesi amaçlanır.
Genital siğiller krem, kriyoterapi (yakma) ya da dondurma, siğil büyükse cerrahi ile tedavi ediliyor.
Kremler
Bunlar siğil dokusunu kimyasal olarak yakarak tedavi sağlayan ilaçlardır.
Kriyoterapi
Bu, siğilin sıvı nitrojen püskürtülerek dondurulması ve dağılmasını sağlar. Anestezi gerektirmez.
Elektrokoterizasyon
Siğillerin elektrik akımı yoluyla yakılmasındır, lokal anestezi ile o bölge uyuşturularak işlem yapılır.
Cerrahi Siğil Tedavisi
Genellikle anestezi altında yapılır ve cerrah tarafından siğiller tek tek ameliyatla temizlenir. Tedavideki esas hedef, siğillerin bulundupu taban dokunun tamamen yok edilmesidir.
Tüm bu tedavi yöntemleriyle mevcut siğiller iyileşir. Ancak taşıyıcılık yıllarca devam edebilir. Bu yüzden kişinin immün sistemindeki değişikliklere bağlı olarak siğiller tekrar çıkabilir.
Erkeklerde HPV/Genital Siğillerin Tedavisi
Günümüzde erkeklerde HPV‘nin varlığını gösterebilecek bir test bulunmuyor. Siğiller genellikle erkeklerin penis, testis torbası, anüs çevresinde ve kasıklarda görülüyor. Eğer penis ve çevresinde siğil, et beni, kabarıklık, yara, ülser, beyaz lekeler veya diğer anormal yapılar fark edilirse bu durumda bir uzmana başvurulması gerekiyor.
HPV’nin genital bölgede siğil oluşumuna neden olabilen HPV tipleri kansere yol açabilen tiplerle aynı değil. Diğer tipleri ise, penis, anüs ve ağız içi-boğaz kanserlerine yol açabiliyor. Bununla birlikte, virüs penil, anal ve baş ve boyun gibi nadir görülen kanserler ile bağlantılı olduğundan, HPV’nin önlenmesi hala erkekler için önemli.Erkeklerde genital siğillerin tedavisi ilaçla, cerrahi yolla ve yakma ya da dondurma yolu ile yapılıyor.
- Published in Cinsel yolla bulaşıcı hastalıklar
Siğil nedir, neden olur? Siğil nasıl tedavi edilir?
Siğiller, insan papilloma virüsleri olarak bilinen belirli bir virüs grubundan kaynaklanan iyi huylu cilt oluşumlarıdır. Siğiller en çok ellerde, ayaklarda ve yüzde görülür. Aynı zamanda genital ve anal bölgede de ortaya çıkabilir.
tal ve anal bölgede de ortaya çıkabilir.
- İçindekiler
- Siğil nedir?
- Siğil neden olur?
- Siğiller bulaşıcı mıdır?
- Siğil tipleri nelerdir?
- Siğil tanısı nasıl konulur?
- Siğil tedavisi nasıl yapılır?
- Salisilik asit ya da laktik asit içeren ilaçlar
- Kriyoterapi tedavisi
- Cerrahi tedavi
Siğil nedir?
Siğiller; yukarıda da söz edildiği gibi ciltte insan papilloma virüsünün neden olduğu küçük şişkinliklerdir. Özellikle çocuklar ve ergenlerde daha sık rastlanır. Genellikle zararsız olsalar da estetik olarak rahatsız edicidirler ve bazen ağrı, kaşıntı ya da kızarıklık gibi şikâyelere neden olurlar.
Siğil neden olur?
Siğil, kısaca HPV olarak adlandırılan insan papilloma virüslerinin neden olduğu bir enfeksiyondur. Sadece iki tür siğil HPV kaynaklı değildir. Göbekli siğil olarak da adlandırılan molluskum kontagiosum poxvirüs ailesinden molluskum kontagiosum virüsü tarafından oluşturulur. Seboreik siğillerde ise etken bir virüs değildir. Bunlar seboreik keratoz olarak da adlandırılır ve aslında gerçek siğil değildir ve bu nedenle bulaşıcı özellik taşımaz.
Siğil neden olur sorusunun kesin bir cevabı olmasa da bağışıklık sisteminin zayıf olduğu kişilerde daha sık görüldüğünü söylemek yanlış olmaz.
Siğiller bulaşıcı mıdır?
Virüslerin neden olduğu siğiller son derece bulaşıcıdır. Bu siğillere neden olan virüsler doğrudan kişiden kişiye, bazen de dolaylı olarak havlu veya traş makinesi gibi nesne yoluyla bulaşır. Bu nedenle siğili olan kişilerle yakın temastan ve kişisel eşyaların ortak kullanımından kaçınmak gerekir. Örneğin ayak tabanında siğil bulunan kişiye ait terliklerin giyilmesiyle kolaylıkla başka bireylere yayılır.
Virüsün vücuda alınması ile siğilin ortaya çıkması arasında dört hafta ila sekiz ay kadar bir süre vardır. Ciltte yara varsa siğil virüsleri ile enfekte olmak daha kolay hale gelir. Aynı zamanda cildin nemli ya da ıslak olması bulaş riskinde artışa neden olur. Bu nedenle yüzme havuzu, sauna ve hamam gibi ortamlarda daha sıklıkla bulaşır. Vücudunun herhangi bir yerinde siğil bulunan kişi bunu başka bölgelerine de bulaştırabilir.
Siğil tipleri nelerdir?
Siğile neden olan HPV’nin 100’den fazla türü vardır. Enfeksiyondan sorumlu virüs tipine ve yerleştiği bölgeye bağlı olarak, morfolojik açıdan farklı tipte siğiller ortaya çıkar. Ayrıca siğile benzeyen ancak farklı bir kökene sahip bazı cilt lezyonları da vardır. Aşağıda en önemli siğil tipleri ile ilgili bazı açıklamalar sunulmuştur.
VERRUCA VULGARİS
Verruca vulgaris en sık rastlanılan siğil türüdür ve vücudun her tarafında görülebilir. Fakat en sık olarak ellerde ve ayaklarda bulunur. Parmaklarda sıklıkla tırnak kenarlarına yerleşme eğilimi gösterir. Bu siğillerin büyüklüğü bezelye boyutuna kadar ulaşabilmektedir. Kural olarak, verrucae vulgares basınç ağrısı ya da kaşıntıya neden olmaz.
VERRUCA FİLİFORMİS
Uzun, iplik benzeri bir gövdeye sahiptir ve verruca vulgaris tipi siğillerin özel bir şeklidir. Özellikle yaşlı bireylerde yüzde (göz kapakları, dudaklar, burun) veya boyunda çıkma eğilimi gösterir. Bu siğiller bazen kaşıntılı olabilir. Ayrıca yıkama, kurutma veya tıraş sırasında tahriş ya da yaralanma oluşabilir. Kozmetik açıdan oldukça rahatsız edicidir ve bu nedenle tedavi edilmesi önerilir.
VERRUCA PLANTARİS
Ayak tabanında görülen siğillerdir. Bu siğiller oldukça ağrılıdırlar. Genellikle Yüzme havuzu, hamam, spor salonu gibi ortak kullanım alanlarında çıplak ayakla dolaşırken bulaşır. Tedavide en sık olarak salisilik asit içeren bantlar tercih edilir.
GÖBEKLİ SİĞİLLER (MOLLUSCA CONTAGİOSA)
Göbekli siğiller, görünümleri siğile cok benzese de gerçek siğil değildir ve insan papilloma virüslerinden kaynaklanmazlar. Gerçek siğillerden farklı olarak bu siğil benzeri, zararsız cilt nodüllerinde erken mikroorganizma molluscum contagiosum virüsüdür. Göbekli siğiller vücutta daha çok gruplar halinde yerleşim gösterir. Yetişkinlerde en sık olarak genital bölgede görülür. Çocuklarda ise gövde, yüz, boyun veya koltuk altlarında yerleşmiştir.
SEBOREİK SİĞİLLER
Seboreik siğiller de gerçek siğil değildir. Bunların neden oluştukları tam olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte virüslerden kaynaklanmaz ve bu sebeple de bulaşıcı değildir. Yaşlılarda görülür ve seboreik keratoz olarak da adlandırılır. Yüz, göğüs, sırt, el sırtı, kol ve bacaklarda görülür. Görünümleri çeşitlilik gösterir ve farklı alt tipleri vardır. Tedavisi cerrahi olarak ya da lazerle yapılır.
Siğil tanısı nasıl konulur?
Siğil tanısı doktorlar için normal şartlarda zor değildir. Genellikle sadece siğilin muayenesi ile tanı konulabilir. Ek olarak, çoğu durumda lezyonun şekli, yapısı ve yeri, siğil olup olmadığı ya da hangi türde bir siğil olduğu hakkında bilgi verir.
Ancak, doktor tanıda tamamen emin değilse, cilt nodüllerinden bir doku örneği alarak ve laboratuvarda incelenmesini isteyebilir. Bazı durumlarda, numunedeki etken virüsün tespitine yönelik testler de yapılabilir.
Siğil tedavisi nasıl yapılır?
Normalde siğillerin çoğu vücut için zararlı değildir ve herhangi bir tedavi yapılmadan da haftalar ya da aylar içinde kendiliğinden kaybolur. Fakat kozmetik olarak rahatsız edici ise veya genital bölgede ortaya çıkarsa tedavi edilmesi gerekir. Aynı şey, ayak tabanında bulunan ve yürürken ağrıya neden olan siğiller için de geçerlidir. Aşağıda listelenen bazı durumlarda mutlaka bir doktora görünmek önemlidir;
- Siğilde kanama ya da iltihaplanma varsa
- Atopik dermatit gibi başka cilt hastalıkları ile birlikteyse
- Göbekli siğil olarak bilinen molluskum kontagiosum türünde siğil varsa
Yaş ile birlikte ortaya çıkan seboreik siğiller ile bazı cilt kanseri türleri karışabilir. Bu nedenle bunların zararsız seboreik siğil olduğundan emin olmayan herkes de doktora gitmelidir.
Siğil tedavisinde kullanılan farklı yöntemler ve çözümler vardır. Tercih edilecek tedavi yöntemi siğillerin tipine, boyutuna, sayısına ve konumuna göre değişiklik gösterir. Tedavide sıklıkla salisilik asit çözeltisi içeren ilaçlar, kriyoterapi adi verilen dondurma yöntemi ya da cerrahi işlem uygulanır. Tedavi sonrası bazı kişilerde HPV virüsü pasif duruma geçer ve siğil tekrarlamaz. Bazı bireylerde ise bağışıklık sistemi zayıflığı nedeniyle tekrarlama olasılığı vardır. Bu nedenle tedavi sonrası bağışıklığı güçlendiren önlemlere de başvurulması iyi olacaktır.
Salisilik asit ya da laktik asit içeren ilaçlar
Salisilik asit çözeltileri, siğile birkaç hafta boyunca günde birkaç kez uygulanarak kullanılır. Bunlar krem, cila gibi çeşitli şekillerde üretilir ve bazı formlarında laktik asit de bulunur.
Kriyoterapi tedavisi
Kriyoterapi tedavisinde doktor siğile sıvı azot uygular. Sıvı azot aşırı soğuktur ve üst cilt katmanındaki hücreleri yok eder. Kriyoterapi uygulaması farklı şekillerde yapılabilir. Uygulama sırasında genellikle pamuklu bir çubuk sıvı azotun içine batırılır ve siğil üzerinde birkaç saniye baskı uygulanır. Uygulama haftada en az bir kez siğil tamamen geçinceye kadar tekrarlanır.
Kriyoterapi bazı yan etkilere neden olabilir. Tedavi sırasında ağrı ve sonrasında bazı hastaların cildinde skar adı verilen yara izi ya da renk değişikliği oluşabilir. Diyabetik ayak veya periferik arter hastalığı olan kişilerde siğiller kriyoterapi ile tedavi edilmemelidir. Çünkü örneğin ayaktaki siğile uygulanan tedavi sinir hasarına veya kötü iyileşen yaralara neden olabilir.
Cerrahi tedavi
Bazı siğillerde ilaç ya da kriyoterapi tedavisi işe yaramayabilir. Bu durumda siğil cerrahi olarak çıkarılmak suretiyle tedavi edilir. Lokal anestezi ile bölge uyuşturulduktan sonra siğil, ısıtılmış neşter yardımıyla kesilerek çıkarılır.
- Published in Cinsel yolla bulaşıcı hastalıklar
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar
Birçok bakteri, virüs, mantar, parazit cinsel yolla bulaşan hastalıklara neden olur. Bu hastalıkların görülme sıklığı bütün dünyada hızla artmaktadır. Bunun nedenleri; Özellikle gelişmekte olan ülkelerde cinsel eğitim programlarının yetersizliği, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde cinsel ilişki yaşının küçülmesi, özellikle evlilik dışı ve/veya öncesi cinsel ilişki ve dolayısıyla cinsel eş sayısında ki artış, seyahat imkanlarının yaygınlaşması , cinsel davranışlarda ki değişiklikler, kondom dışı doğum kontrol yöntemlerinin kullanımında artış, antibiyotiklere direnç nedeniyle tedavide rastlanan zorluklar olarak sıralanabilir.
Riskli gruplar
- Sosyokültürel ve eğitim düzeyi düşük, birden fazla cinsel eşi olan erkek veya kadınlar
- İlaç ve uyuşturucu bağımlıları, paralı ilişkiye girenler
- Önceden geçirilmiş cinsel yolla bulaşan hastalık öyküsü olanlar
- Korunma yöntemi kullanmayan ya da yetersiz korunma yöntemleri kullananlar
- Evlilik dışı cinsel ilişkide bulunanlar
Cinsel yolla bulaşma özelliği olan 25‘ ten fazla mikroorganizma bilinmektedir. Hepatit B ve HIV (AIDS) virüsü gibi bazı ajanlar kanda yoğun olarak bulunmaları nedeniyle cinsel ilişki ile de bulaşabilirler. Dövme, piercing gibi cilt bütünlüğünü bozan uygulamalarla da mikroorganizmalar vücuda girebilirler.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar sık görülmeleri, tanı konmasında yaşanan zorluklar ve tedavi edilmediklerinde yol açtıkları ciddi komplikasyonlar nedeniyle büyük önem taşırlar. Cinsel yolla bulaşan hastalıkların en önemli komplikasyonu olan ve kadın üreme organlarını tutan pelvik inflamatuar hastalık (PIH) sonucunda tüplerde daralma, kısırlık, dış gebelik gelişebilmektedir. Bazı mikroorganizmaların neden olduğu enfeksiyonlar ise cinsel organlarda değişik kanserlere yol açabilmektedir. Örneğin : Human Papillom virüsü anüs ve genital yassı hücreli kanser gelişiminden sorumludur.
Etken ne olursa olsun en sık rastlanan 3 klinik bulgu cinsel organlardan akıntı, yaralar ve siğillerdir.
Sıklıkla görülen cinsel hastalıklar şunlardır
- HIV (AIDS)
- Hepatit B
- Bel soğukluğu (Gonore)
- Frengi (Sifiliz)
- Klamidya enfeksiyonu
- Mikoplazma enfeksiyonu
- Yumuşak çıban (Şankroid)
- Donovanoz (Granüloma İnguinale)
- Uçuk (Herpes Simpleks virüs enfeksiyonu)
- Siğiller (Genital Kondilomlar, HPV İnsan Papilloma Virüsü)
- Molluskum Kontagiosum
- Trikomonas Vaginalis enfeksiyonu
Korunma ve Tedavi
Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmakta tek ve en etkili yöntem tek eşliliktir. Kondom kullanımı, korunma yöntemleri içinde doğru kullanıldığı takdirde cinsel hastalıklara karşı en etkili yöntemdir ancak kondom kullanımıyla dahi korunmanın mümkün olmadığı cinsel hastalıklar da vardır. (Örn.: Siğiller, uçuk.. vs.)
Kondom kullanımında dikkat edilmesi gereken ayrıntılar vardır. Cinsel ilişkinin başlangıcında ve ilişki sona erinceye kadar kullanılmalı, spermisit içerenler tercih edilmeli, sonrasında bir poşete konularak, poşetin ağzı sıkıca bağlanarak atılmalı ve eller dikkatlice sabunlanmalıdır.
Cinsel hastalıklardan bir kısmı teşhis konduktan sonra ilaçla tedavi edilebilir ancak yakınması ve belirtileri olan kişilerin çoğu sağlık kurumlarına başvurmamaktadırlar. Hastalık birçok kişide de semptomsuz seyrettiği için bu kişiler hem hastalığın farkında olmamakta ve tedavi olmamakta, hem de hastalığı ilişkiye girdikleri kişilere kolayca bulaştırmaktadırlar.
Özellikle seyahatlerde gidilen ülkelerde tanımadığı insanlarla ilişkiye girmek, cinsel hastalıklar açısından çok büyük risktir. Tekrar vurgulamak gerekirse tek eşlilik cinsel hastalıklardan korunmada en güvenli ve masrafsız yöntemdir.
Herhangi bir şekilde hastalığa yakalandığını düşünen ya da şüphelenen kişiler mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmalı, tetkik ve tedavilerini tam yaptırmalıdırlar. Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda tedavinin etkili olabilmesi için eş tedavisi de şarttır.
Cinsel yolla bulaşan hastalıkların çoğu kan veya diğer vücut sıvılarından transfer edildiği için, cinsel ilişki dışında (dövme, traş kazaları vs. gibi) vücut bütünlüğünü bozabilecek durumlara karşı da seyahat esnasında çok dikkatli olunmalı ve gerekiyorsa güvenli yerler tercih edilmelidir.
- Published in Cinsel yolla bulaşıcı hastalıklar, Üroloji